11 Eylül 2015 Cuma

Oyuncak Kardeşliği

Çocukken oyuncağını başkaları ile paylaşmak istemeyenler iyi bilirler. Oyuncak bir çocuğun en büyük hazinesidir. Ne zamanki en sevdiği oyuncağını bir başkasıyla paylaşmaya başlarsa anlaşılırki, oyuncağını paylaştığı kişiyi de sevmeye başlamıştır.

Şimdi kendimizi düşünelim. Yalan yok. Suriyeliler savaştan kaçıp ülkemize geldiğinde ne işleri var burda demedik mi? Zaten bizim derdimiz bize yetiyor bir de bunlar çıktı başımıza demedik mi? Aynı sokağın farklı köşe başında dilenen Suriyeli'ye Türk dilencisi ekmeğimi elimden alıyorsun diye saldırmadı mı? Sosyal medyada "100 kişiye sorduk" ile başlayan cümleler kurup onlarla dalga geçmedik mi? Vatandaşlık hakkı verilmeden oy kullanacak bunlar diye ortalığı ayağa kaldırmadık mı? Benim başlatmadığım savaşın bedelini neden Suriyeliler ile ödüyoruz diye söylenmedik mi?

Çoğunu yaptık. Hepsini olmasa bile birini yaptık. Ta ki ne zamana kadar? Aylan bebeğin minik bedeni sahile vurana kadar.. O zaman anladık aslında onların ülkemizde misafir olduğunu.. O zaman anladık ev sahibine yakışanın bu olmadığını.. O zaman anladık insanlığımızı kaybetmeye başladığımızı.. O zaman anladık savaş çanlarının bizim için de çoktan çalmaya başlamış olduğunu..

Şu an eğer bir yerlerde Türk-Kürt kardeştir diye sokağa dökülenler pankart açanlar varsa, ülkenin her yerinde kardeşlik mesajları veriliyorsa biraz da Aylan bebek sayesindedir. Çünkü baktık ki sonumuz onlar gibi olacak. Birileri (kim oldukları belli gerçi) bizi bölüyor, hedef şaşırtmaya devam ediliyor ve biz paramparça olmaya başlıyoruz.

E noldu peki? Ya bir gün savaş çıkarsa "nereye gideriz", "bizi kim kabul eder" diye birbirimize sorar olduk. Kaçıp giderken binecek bir bot bulamamaktan bile korkar olduk. Kim kiminle kardeş, kim kiminle düşman kendimize bile sorar olduk. Çocuklarımızın geleceğini düşünür olduk. Hangi vatan sağolsun diye üstünde yaşadığımız vatanı bile sorgular olduk.

Tamam, aynı annenin aynı babanın çocukları bile birbirine benzemezken, farklı kültür-dil-mezhepten olanların birbirlerini kardeşçe bağrına basmasını beklemiyorum. Ama birlikte yaşayabiliriz. Aynı dili konuşmasak bile aynı duyguları paylaşabiliriz. Aynı siyasi görüşe sahip olmasak bile vurup dökmeden, bağırmadan fikirlerimizi savunabiliriz. Düne kadar farklı gözlere sevgiyle bakan gözlerimizi bundan sonra da nefrete bulandırmadan bakabiliriz. Türk anneden, Türk babadan olan ya da kendini Türk hisseden herkesi Türk kabul edebiliriz. Hissetmeyene de hainlik yapıp kimseyi bölmediği sürece saygı duyabiliriz. Hepsinden önemlisi bizi insan yapan duygularımızı koruyabiliriz. Şehit haberini duyduğumuzda acıyan kalbimiz, Cizre'deki bebek için, annesi ve nenesi için de acıyorsa insanlığımız yerinde demektir.

Bunları barış mesajı vermek için yazmadım. Herkesin barıştan ve savaştan anladığı gördüğüm kadarıyla farklı çünkü. Sadece bi önerim var. Aylan bebeğin vasiyeti olarak da kabul edebilirsiniz. Evimizdeki kullanmadığımız oyuncakları, sokakta dilenen Suriyeli çocuklarla paylaşalım diyorum. Ya da gönlümüzden kopan parayla onlara oyuncak alalım diyorum. Öyle pahalı olmasına da gerek yok. Çocuklar bizler gibi değiller. Onlar tencere tavayla oynayarak bile mutlu olabiliyor. Çin malı bile olsa eminim kırılmış kalplerini, hüzünlü yüzlerini sevindirmiş oluruz. Ben hiç siyasi görüşü yüzünden kavga eden çocuk görmedim. Irkçılık yapan çocuklarla karşılaşmadım. Çünkü çocukların ırkı-siyasi görüşü- inancı olmaz. Sadece kimliklerinde yazar ve o kimlik büyüdükçe oluşur. E tabi nasıl büyür ve büyütülürse..


Hep diyoruz ya bir şey yapmak lazım. Bu düzene bir dur demek lazım. Bizim de elimizden gelen bari bu olsun.. Belki üzdüğümüz çocukların yüzünü gülümsettikçe ve az da olsa vicdanlarımız rahatladıkça daha sağlıklı düşüncelerle yaşamaya başlarız.. Bölmeden, böldürmeden, paylaşarak..

7 yorum:

  1. Yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum Neslim ben de çevremdeki insanları organize ederek Oyuncak Kardeşliğini başlatacağım. En azından bunu yapabilelim değil mi?

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar ! ♪♫♪ Neslice Tarifler ♪♫♪ !

    Yazınızı okudum, kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Düşünceniz çok güzel ve yerinde. Ancak, bu fikri hayata geçirebilmek için, söz konusu oyuncakların belirlenen bir adreste toplanması gerekir. Yani bu bir organizasyon işidir. Belki de bu konuda harekete geçenler bile olmuş olabilir. Araştırma yapmak lazım. Daha sonra herkes evindeki oyuncakları, ya da yeni alacakları oyuncakları kargo ile belirlenen bu adrese gönderecek. Burada biriken oyuncaklar da yine bir arabaya yüklenerek çocuklara ulaştırmak üzere, kamplarına gönderilecek. Başka bir çözümü olamaz.
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
  3. Elinize ve düşüncenize sağlık, ne güzel olmuş...

    YanıtlaSil
  4. Server Ardıç; ne güzel bir mahallede oturuyorsunuz. Çocukların gülümsemesinde katkımız olacaksa ne mutlu bize..

    YanıtlaSil
  5. Aslım; iyi ve güzel kalpli arkadaşım benim. Bu bile bişey.

    YanıtlaSil
  6. Recep Altun; bahsettiğiniz türdeki organizasyonlar da faydalıdır ama evden çıkmadan önce çantamıza koyacağımız birkaç oyuncak, yolda rastladığımız minik kardeşlerimize verildiğinde de mutlu edecektir onları. Benim yapmak istediğim tam olarak bu. Yoksa işi birilerinin organize etmesine bırakırsak süreç uzayabilir. Teşekkür ediyorum değerli düşüncelerinize.

    YanıtlaSil
  7. Petek Uluğ Peteğin Keyif Dükkanı; sizden ilk defa yorum almak benim için gururdur Petek hanım

    YanıtlaSil

Değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...